Karacaoğlan Binboğa’lı mıdır?

Karacaoğlan Edebiyatımızda ve kültürümüzde eşsiz bir yere sahip Halk Ozanımızdır. Karacaoğlan’ın nereli olduğuna dair çok söylenti olmasına ve mezarının da Anadolu’nun bir çok yerinde olduğu söylenmesine rağmen hala net olarak bir bilgi bulunmamaktadır.

Afşinli hemşehrimiz Gulyamin Karabulut, kaleme aldığı yazısında Karacaoğlan’ın Binboğa’lı olduğuna dair şiirlerinde ve eserlerinde iz bulduğunu ifade etmektedir.

Bizler de bu yazıyı ve yazının sonunda Gulyamin Karabulut tarafından kaleme alınan şiiri sizlerle paylaşıyoruz.

DAVET.

Karacaoğlan’ın nerde doğduğu kesin olarak bilinmemektedir. Karacaoğlan denildiğinde bir kişi olarak bilinse de birden fazla kişi olduğu söylenir. Yurdun pek çok yerlerinde mezarının bulunması onun halk tarafından sevildiğini gösterir. Gerek şiirlerinde gerek yöre halkı tarafından…

Ayrıca ben 2010 yılında İslahiye’de 2015’li yıllarda Ceyhan da görev yaptım. Orada ihtiyarlardan da duydum Afşin’in Binboğa’da dünya ya geldiği, kendi şiirlerinden anlaşılmaktadır.

-Afşin’in Binboğa eteklerinde Hunu,Lorşun ,Maravuz köylerine bağlı Tikenli,Bostanbeli, Gökçebel,Güvek Öseren İncirli ,Evci yurdu, Ebelikli, Cinli oluk, Daş oluk, Bozkoyunlar, Kurad, Peynirlik, Tahtalı, Gövdeli, Barhana,gibi çok güzel yaylaları bulunmaktadır. Yaz aylarına Çukurovadan sürüler yaylaya gelirlerdi. Ayrıca Sevin köyleri içinde Kilise, Örenderesi, Oyumgoz,(Binboğa) köyleri mevcuttur.  

Karacaoğlan şöyle seslenir. Binboğadır benim elim,

Kırıldı kanadım kolum.

Gurbet ele düştü yolum

 — — —–

*

Değirmenden geldim beygirim yüklü,

Şu kızı görenin deli olur aklı.

On beş yaşında kırık beş belikli,

Bir kız bana emmi dedi neyleyim.

*

Birem birem toplayayım odunu,

Bilem dedim bilemedim adını,

Albıstan yanaklı Türkmen kadını,

Bir kız bana emmi dedi neyleyim.

*

 ——-****—–******

Karacoğlan melil, mahzun oturur,

Ağlamaktan kendi yaşın bitirir.

Herkes ateşini burdan götürür,

O dünyada ateş olmaz, nâr olmaz

-**—————-**—-

*

İncecikten bir kar yağar,

Tozar Elif Elif diye.

Deli gönül aptal olmuş,

Gezer Elif Elif diye.

*

İncecik de Elbistan’ın bir köyü. Elif’in de bu köyden olduğu söylenir. Karacaoğlan Elif’ten başka güzellere söylediği bilinir. Karacaoğlan türkülerimde Aşka sevdaya dair ne varsa söyledim der. Benden sonraki âşıklar ”Anasının tumanına söyler.” der. Mahsuni de cevaben ”Benden önceki âşıklar orada burada heder oldu.” der. O hâlde Karacaoğlan ilgili bir hikâye anlatalım. Bana da rahmetli babam anlatmıştı:

Karacaoğlan gençliğinde düğünlerde saz çalar türkü söylermiş. Bir gün yakın bir komşu köye düğün çalmaya gider, gittiği köyde sazının teli kopar. O gece hemen atına atlar evine gelir eve uğradığında ne görsün! Karısına bekçi diye koyduğu yiğenini karısının koynunda görür. Hiç seslenmez sırtındaki paltosunu bunların üzerine örter oradan ayrılır. Karısı sabah uyandıklarında ”Eyvah gece dayın eve gelmiş! Düğüne bu paltoyla gitmişti.” der. Düğün biter, eve döndüğünde yiğeni kaçar hanımına da ”Soyun!” der ana üryan soyar bir kıl çula sarar artık dünya ahret bacımsın ister yiğenime ister babayın evine git der, ve kendi de Afşin’de artık bu ellerde kalamam der biner atına giderkene sazı eline alır. Şöyle seslenir.

Dinleyin ağalar zamane azgın,

Yiğidin başında döner bir kuzgun,

Bideri iyide tarlası bozgun,

Yiğit ne desin dayı olmayınca.

*

Söylerim söylerim sözümden almaz,

Nideyim cahildir halımdan bilmez,

Bu dostluğun senin boyuna sürmez,

Anadan atadan soy olmayınca.

*

Amana da deli gönül amana,

Kalmadı iyi gün devri zamana,

Cevheride denk ettiler samana,

Yük nasnıtı bulmaz tay olmayınca.

*

Karcaoğlan derki yiğitler över,

Açılmış meyveler dalını eğer,

Güzelin kıymeti bin altın değer,

Netmeli güzeli huy olmayınca.

*

 —-***————***——–

*

Yolu Bertize çıkar. Orada epey bir zaman kalır ama içi rahat değil. Oradan Nurdağı Kömürlere geçer. Orada da tanıdıklarla karşılaşır. Oradan da ayrılır. Farsaklara varır. Çukurova’yı dolaşır, tüm Anadolu’yu gezer. Sonra zaman zaman sılasına döner. Karacaoğlan tüm dünyaya mal olmuş büyük bir Ozandır. Maraş’ın Türkoğlu Hodul Cezel yaylasında 95 yaşında ölür. Şu an mezarı Maraş’ın Cezel yaylasında bulunmaktadır.

Bu tur ezgileri çobanlardan dinleyeceksin. 1965’li yıllarda Köylerde köy odaları olurdu, Köylü toplanır herkes hünerini gösterirdi. Afşin’in Eskiden Dedebaba mahallesiydi. Afşinbey mahallesi, Boşnaklarda çobanlık yapan Çağılhanlı Hacı Osman emmi bizim obada akşamları hep hikayeler anlatırdı. Bir keresinde ondan dinlemiştim. Hacı Osman emmiyi yörede eskiler iyi bilir. Hikâye bitince ”Gökten üç elma düşmüş biri bana ,biri hikâyeyi anlatana bazan biri köyün çobanına diğeri de bizim hatunun olsun.” Der. Biz de ”Bize yok mu?” der gülüşürdük. Allah gani gani rahmet eylesin. Ben de Karacaoğlan’ın bu dağ başında mezarını görünce duygulandım.

Afşin’in dağları, köyleri, yaylaları aklıma geldi. Alıp Afşin’e götüresim geldi. Gerçi Necip Fazıl, Mahsuni, Karakoç’un da mezarları da gurbet elde kaldı.

Geldim baktım mezarıyın başına,

Baykuşlar konmuş öter taşına,

Hodul Cezel de aşıkların işine,

Karacaoğlan ne yatıyon kalk gayrı.

*

Kürek alır mezarını kazarım,

Kalem alır deyişlerin yazarım,

Gelirsen senin ile gezerim,

Karacaoğlan ne yatıyon kalk gayrı.

*

Şimdi bahar geldi karlar eridi,

Karacaoğlan ne yatıyon kalk gayrı,

Özlemedin mi Binboğa’yı Berid’i,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Hanı nerde sazın nerede atın,

Her nereye gitsek söylenir methin,

Mezarın üstünde büyümüş otun,

Karacaoğlan ne yatıyon kalk gayrı.

*

Elif’in her gün yollara bakıyor,

Dağlar tepeler hep Elif kokuyor,

Dereler ırmaklar elif akıyor,

Karacaoğlan ne yatıyon kalk gayrı.

*

Nereler dolaştın nereyi gezdin,

Bunca türküleri kimlere yazdın,

Afşin’e mi, Albıstan’a mı kızdın,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Kartal gibi yücelerde dönerdin,

Kış gelince Çukurova’ya enerdin,

Sazın ile ustaları yenerdin,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Saraycığın belinden geçersin,

Tekir’in soğuk suyundan içersin,

Elbistan da belikleri açarsın,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Şimdi bizim elde dumanlı dağlar,

Ovalar sislendi kurudu bağlar,

Hurmanın suyu bulanık çağlar,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Sular kurudu değirmenler uçtu,

Sensiz bizim elin dadı da kaçtı,

Küsüp kırılmanın zamanı geçti,

Karacaoğlan ne yatıyon kalk gayrı.

*

Şimdi tarları traktör eker,

Makine değirmen un bulgur çeker,

Dedebaba öksüz boynunu büker,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Atlas tepesinin karı eridi,

Çerkez Memmedin de arkı kurudu,

Bin koyunlu sürüleri varıdı,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Çoğulhan yazısı duman tütüyor,

Kuratın belinde karga ötüyor,

Çok minnet eyledim gene yatıyor,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Ayı mekanında çiçek açmıyor,

Osmanoğluna sinem göçmüyor,

Çoban pınarından kimse içmiyor,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Atlas suyu hep kurudu akmıyor,

Suyungırana da ala balık çıkmıyor,

Kızılcığın çirişleri kokmuyor,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Okula gidiyor köyün balası,

Uçar oldu Maravuzun kalesi,

Ötüşmüyor kekliklerin alası,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Dağlara tüneller yollar açıldı,

Azgın çaylar köprülerle geçildi,

Uçaklarla gök yüzünde uçuldu,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Halep gösterene çıkar bakarım,

Yolu bulamazsan ateş yakarım,

Mavzeri doldurur koyaklara sıkarım,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Binboğa’da bir tepe var adı halep gösteren,

Bilemiyom oradan bakınca Halep görünürmüymüş?

*

O eski aşıklar sazlar kalmadı.

Mevsimler değişti yazlar kalmadı,

Çeşme başlarında kızlar kalmadı,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Şimdi türkülerin her yerde okunur,

Yün kalktı asbablar pamuklu dokunur,

Konu komşular her gün yola bakınır,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Koca öküz kalmadı ayrık yol açacak,

Şahan kalmadı avlara salacak,

Şimdi bizim eller sensiz nolaçak,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Necip imiz İstanbullu oldular,

Mahsunimiz Hacı Bektaşa saldılar,

Karakoçumuzu elimizden aldılar,

Şimdi bizim eler garip kaldılar,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Albıstanın alıçları yetmiyor,

Şimdiki ocaklar duman tütmüyor,

İncecik’e fırtına kar atmıyor,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Veliler saysak saymakla biter mi?

Her uyuyan üç yüz sene yatar mı?

Üçler Yedileri kimse tutar mı?

Aşık olan dağ başında yatar mı?

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Bir gece Nişanıt köyünde yatalım,

Hunu yaylasın da koçu katalım,

Geçip Alembade düğün tutalım,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Çobanbey,Arıstıl, Kangal’a enelim,

Tatlar yaylasına çıkıp konalım,

Oğlakkaya Örenliden dönelim,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

Mağara gözünden sular içelim,

Burtu Elembaden öte geçelim,

Çalahanda kuzuları seçelim,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Kapılı, Karagöz, Suluk ,Çağılhan,

Sinekli, Hurman, Kangal, Çoğulhan,

Hepsi saf hepsi temiz hepsi candan,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

İmirellez, Lorşun, Tanıra geçelim,

Öküzü sofu Meykirden kaçalım,

Höyüklü, Altaş, İğdeye göçelim,

Kuşkayada atalara yonca biçelim,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Şimdi Erçeneliler sergi atmıyor,

Kızılcıklı odun kömür satmıyor,

Sevin köylerinde erik yetmiyor,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Çoban olup dağda yatan kalmadı,

Çerçi olup boncuk satan kalmadı,

Çiftci de hizmetkar tutan kalmadı,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Alişar da arı örsün peteği,

Kömürün tahtı yaylaların otağı,

İlice romatizma şifa yatağı,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Derde şifa oldu Celanın içmesi,

Kıvrım tatlı ile tandır açması,

Bir başkadır turnaların uçması,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Ceyhan nehri barajlarla tutuldu,

Başkonuş Yavşanlı ağalara satıldı,

Şimdi sütlere süt tozu katıldı,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Özlemedin mi Kitiz Tılavşın Nadırı,

Bende geldim Maraş’a kurdum çadırı,

Götüremiyom Oğlum Seyfi Kadiri,

Karacaoğlan ne yatıyon gel gayrı.

*

Gulyamin Karabulut

Karacaoğlan Binboğa’lı mıdır?” için bir yorum

  1. 315 doğumlu dedem Ahmet kürne köyün hikayecisi idi lakabına çörçül derlerdi çok bilgili adamdı dedemden duymuştum karaca öğlen Afşinli imiş tabi Afşin eskiden Elbistana bağlı bir nahiyeymiş daha sonra ilçe olmuş Afşine bağlı karaağaç erçene çağılhan tılavşın Posof ve nadir civarında bulunan bir ağanın yanında durma olan yetim karaca oğlan Ağanın büyüttüğü yetim biri Ağa kara oğlan gel buraya şunu yap kara oğlan şunu götür kara oğlan diye seslenir daha sonları çocuk büyür ulan karaca oğlan diye seslenir adı karacaoğlan kalır karaca oğlan ağanın evinde yetişir ağanın hizmetini yapar gün gelir karaca oğlan ağanın çok güzel bir kızı varmış bu kıza aşık olur tabi bunu öğrenen ağa karacaoğlanı evden kovar karaca oğlan afşinden çıkar köy köy çalar söyler şiirler yazar ta antalyaya kadar gider geri döner cukurovaya ve yöresinde kendince çalar söyler. Tahir Görenli

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir